Ben Arıkaya Köyü'nün geçmişini burada sergilemeye çalışıyorum bugünkü durumunu ise orada yaşayan gençler mutlaka daha iyi sergileyecektir.Eğer Bugün hayatta olanlara bir nebze olsun geçmişten birşeyler hatırlatabilirsem kendimi mutlu sayarım..



 

Şu resme bakalım Merhum babam yanında Merhum Kurtina Salih köy kahvesine gelir sobanın yanında onun yeri ve bir minderi vardır geçer oraya minderine oturur.Cebinden tabaksını ve ağızlığını çıkarır sigarasını sarıp ağızlığına takar sonrada sigarasını sessizce içer, yanında Merhum Ali Dede hepsi toprak oldu geride kalan sa işte bu siyahbeyaz kareler





Geçmişin bir başka hatırası  şu resme bakarmısınız. Merhum Remzi amca yanında babam ve onun yanında da her zaman hayranlık duyduğum ve kendime örnek almaya çalıştığım bir insan Çolak Dede, eğer alınteriyle kazanmak varsa eğer dürüstlük varsa ve buna örnek aranıyorsa hemen gözlerini kapatacaksın ve aklına ilk gelecek isim Çolak Dede olacak, işte yine elinde baltası artık ormana mı gidiyor nereye gidiyor bilmem ama tek bildiğim karınca misali bu insanın sürekli çalıştığı yeni nesil onu öğrenmeli ve tanımalı bana göre.Ön tarafta ise Lütfi ve Rayif yıldırım kardeşler şimdilerde Almanyada çalışıyorlar yanlarında gür sesiyle 23 nisan bayram törenlerinde kürsüye çıkıp "Anneler ağlamayın dönmeyenlerinize,Yurda saldıranları getirdik işte dize" diye başlayan "H.Nihat Özon'un" şiirini okuyan ve şiir okumasına hayran olduğum Kemal Kuş şimdi nerdedir bilmem, hala şiir okurmu görsem dinleyebilsem, şiir okumasını dinlemek isterdim.Aslında hepsi köyümüzün bir değeri ama eldeki imkanlar helede o zamanki imkanların çok kısıtlı olması belkide o ve onun gibilerin çok şeyler yapabilmesine engel olmuştur.



























Evet geçmişten karlı bir kış günü Sırayla Rahmetli Şapinas Yusuf, Rahmetli Mustafa Kumaş yanında yine köyümüzde gerçekten hayranlık duyduğum başka bir insan kolay kolay oyuna gelmez düşünür ve soruna akıllı ve sağlıklı cevapverirliği ile hafızamda kalmış kimsenin kalbini kırmayan merhum Kara Dayı hani akil adamlar derler ya işte bizimköyün akil adamı bana göre,yanında o jenerasyondan hayatta kalan belkide tek kişi Osman Öztürk yanında babam ve onun yanında da köyden ayrılmış şimdi adını çıkaramadığım komşularımızdan biri

Bu resimde renkli olmasına rağmen bayağı eski, okulun bahçesinde abiyim kavak ağaçlarının yanında arka tarafta köyün kahvesi bu kahvenin çayını içmeyen orada sohbetlerde tartışmalarda bulunmayan varmı?  hele hele bizim kuşaktan veya daha eskilerden olupta bu kahveyi bilmeyen veya unutan varmı? Birde şu kavak ağaçları bir dile gelsede söyleseler gövdelerine kaç öğrencinin eli değdi , bahçede oyun oynarken mutlaka onun çevresinde dönülür gövdesine tutunulurdu veya oyunda öğrenciler onun çevresinde dönerken birbirine ne diyorduk; kırma atarlardı kazanan oyunu götürürdü bizim kuşağın oyunları bahçede göz göze diş dişe idi!.... Şimdilerde; atariler, bilgisayarlar var artık




İşte eski resimlerden biri daha babam abiyim zamanın meşhur öğrenci şapkası başında bu şapka yüzünden çok dayaklar yerdik öğretmenlerimizden yanında köyümüzden yetişen bir diğer isim sevgili hocamız İsmet Çavuş ve oradaki küçük şimdilerde büyük çocuk yanlış hatırlamıyorsam Hasan Özdemir olacak 


 

İşte son yıllardaki köyün kahvesinin içinde köyde az sayıda kalan insanımızdan  birkaçı abiyimle yanında Köyümüzün baba oğul emniyetçileri Osman Kültür emekli  ve günümüzün polisi o zamanın küçük çocuğu Oğuzhan Kültür yine masada oturan Kalfa Mustafa abi ve yanında herhalde Recep abi ve diğerleri
 
  
Köyümüz halkından bir başka resim sırayla Osman Öztürk yanında babam yanında Mehmet Kumaş yanında Celal Çavuş oturanlar sırayla galiba Mehmet Bayram Abdurrahman kültür ve sevgili komşumuz Salih Çolak amca kaçı hayatta kaldı ki!...
 
 
Bu fotoğrafı tanıyacak olan zannetmiyorum buda benim dedem Şofor mustafa

Yorumlar

  1. hocam son resimde oturanların ortadaki Abdurrahman Kültür olmalı. Bizimkiler öylesöyledi yanılıyorlar mı?
    Bu arada resimler müthiş. Anlaşılan daha çok var. sabırsızlıkla bekliyoruz diğrlerini..

    YanıtlaSil
  2. bu arada isim yazamadım az önceki yorumu ben yaptım İlyas Çavuş...

    YanıtlaSil
  3. haklısın ayrıca duyarlılığından gerçekten çok memnun oldum şimdi düzelttim yeni sayfalar ekliycem gezersiniz m.kultur

    YanıtlaSil
  4. bu fotoğrafların bir kısmı bizde de var. Hasan Özdemirin Oğluyum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Geçmişe Özlem

Şöyle bir düşünüyorum da kimler geldi kimler geçti ..... Acaba yeni kuşaklar kaçını biliyor kaçını hatırlıyor. Rahmetli Kara dayı; onun köy kahvesini çaylarını bilmeyen, köy kahvesindeki sohbetlerde bulunmayan var mı? Rahmetli Kurtina Salih kahvehaneye gelir geçer, sobanın yanında ki minderine oturur. Sessizce cebinden tabakasını çıkarır, bir sigara sarar, sonra ağızlığına taktığı sigarasını sessizce içer. Fot Muhammet Amca gür sesiyle olayları anlatması, heyecanı hele de Rus devriminde yaşanan çatışmaları anlatması yok mu değme insan bu kadar heyecanlı ve güzel anlatamaz, anlatırken; olayı gözünde canlandırır insanın... İlyas Çavuş, Nurettin Hoca okul müdürü, Zerbeç Hüseyin amca yanık sesiyle cuma günleri gelir camide ezanı okur, Birde iri cüssesiyle rahmetli Hayri Dayı ya cuma günleri ezan okur ya da camide müezzinlik yapar. Emine Mani köyün Şoför Emine’si, Gülizar Nene, Arif Amca sessiz sakin sabırlı bir nevi ermiş aynı zamanda hayvan dostu kırdığı insan ben duymadım, Çolak Dede doğruluk dürüstlük timsali hile hurda bilmeyen bir piri fani, Hasan Kültür Galyan deresinin hasan hocası, İsmail Kültür. Temel Çavuş bu insanları hatırlayan var mı varsa onlarla ilgili güzel anıları fotoğrafları olan varsa bana ulaştırsın lütfen!..

Bu blogdaki popüler yayınlar

mazide kalan anılar

Arıkaya Köyünden yeni resimler

Geçmişten günümüze Arıkaya köyünden fotoğraflar anılar

Arıkaya Köyü

Trabzon ili Maçka ilçesi ne bağlı hem il hem de ilçeye yaklaşık 30 km mesafede; Karadeniz olmasına rağmen pek denizle ilgisi olmayan bir köy. Gençler yüzmeyi ya bilmez ya da derede öğrenir. Arazi engebeli halkın geçim kaynağı tarım ama tarım yapabilecek pek arazi sahibi olduğu da söylenemez çünkü köyün tamamı başka bölgelerdeki bir şahsın arazisi kadar ancak var oda ya taşlık ya ormanlık ya da tarım yapılamayacak derecede eğimli.

Köyün nüfusu aşırı göç nedeniyle iyice azalmış. Okulun öğrenci sayısı benim öğrencilik yıllarımda 130 olduğunu hatırlıyorum ama halkın iş ve aş derdiyle göç etmesi sonucu köyde artık insan kalmamış çok az sayıda yerleşik bulunmakta. öğrenci sayısının iyice azalması nedeniyle taşımalı eğitim yapılmaktadır.

İlkokulda okurken Merhum Nurettin Öğretmen bize köyün adının üst kısımda ormanlarda çokça bulunan arılar ve aşağı kısımda bulunan büyük kayalardan ileri geldiğini arı ve kaya sözcüklerinin birleşmesiyle de Arıkaya isminin oluştuğunu söylemişti.

Farklı bir hikâye de duymadım eğer duyan varsa lütfen bana ulaştırsın.

Çanakkale savaşları sağlık müzesi

İstanbul'daki bazı binalarda gizli işaretler

16. Yüzyılda Katoliklerin baskısından bunalan Protestanlar yeraltına indi ve İstanbul’u merkez seçerek “Gül ve Haç” örgütünü kurdular. İstanbul’da birçok tarihi binanın cephesinin gizli bir yerinde Gül ve Haç işareti vardır. Bu, “Biz burada oturuyoruz” ya da “oturduk” anlamına geliyor.. Örneğin Teşvikiye'deki karşı karşıya iki büyük bina..

Arda Uskan, Takvim gazetesi için sordu, Aytunç Altındal yanıtladı:

İstanbul'un en büyük gizemleri arasında ünlü gizli örgüt Gül ve Haç Kardeşliği de var. İstersen biraz bu konuya yelken açalım...

Gül ve Haç'ın ortaya çıkması 16. Yüzyıla denk geliyor. Parecelsus adlı birinin öğretilerinden yola çıkılıyor. Simya ilminin en önemli isimlerinden biri bu adam.

Bütün Avrupa'yı dolaşan bir gezgin. 1521 yılında İstanbul'a gelip uzun bir süre kalmış. Onun öğretileri Gül ve Haç'ın doğmasına yol açıyor. Yüzyıllardır olageldiği gibi onlar da Katolik kilisesinin korkusundan yer altındalar! Protestanlar ile Katolikler arasındaki savaşın gizli örgütü bu. Tabii bunlar Protestan. Devamı için

Belgeseller

v