mazide kalan anılar






























Bu resimde eskilerden, okul bahçesinde bir kış günü öğrenciler tahminim 1967 veya 1968 olabilir. Babam Nurettin hoca ve Faik Elvan karşı tarafta orman manzarası  kar hertarafı kaplamış.Sonbaharda buradaki renk cümbuşuna doyum olmaz ben öğrenci iken o renkleri  seyretmeye bayılırdım mutlaka başka öğrencilerinde dikkatini çekmiştir.Hele hele top  oynarken aşağıya doğru yuvarlanan topu almak için ırmağa kadar giderdik çocukluk işte!...




























Babam merhum herhalde öğretmenlikteki son günleri iki öğrencisiyle okulun önünde sanki bir rüya gibi bugün var yarın yokuz









Yine 23 Nisan törenleri olacak zannedersem babam ve Lütfü Hoca (Öztürk) anılarda kaldı.Sadece Lütfü Bey'in İlköğretim Müfettişi olduğunu biliyorum ama nerede görev yapıyor bilmiyorum.Başarısı ve efendiliği ile köyümüzün geçmişlerine iftihar ,gelen nesillerine de iyi bir örnek olduğu tartışmasız bir gerçek.


Söylemiştik| eskiden kar diz boyu yağar, hertarafı kaplar , öğrenciler okula gelmek için hayli zorlukları aşarlardı. İşte çok eski dönemlerden bir anı daha. Ben kendisini tanımam ama adı Güner Pehlivan. okulumuzun öğretmeni babam ve öğrenciler, fotoğrafta çatıda ki kar kalınlığına bakar mısınız lütfen!..
Hatta ben bile okula giderken bazı öğrenciler özellikle çayırlar ve diğer ismini unuttuğum mahallelerden gelen öğrenciler ellerinde fener hatta bazen sırtlarında kuş tüfeği olduğunu hatırlarım bugünkü öğrenciler zorluktan şikayet edince kulakları çınlasın




























Bir başka fotoğraf tahminim 1976 veya 1977 olabilir babam köyün öğretmeni değerli arkadaşım Nurettin Kadı Yanında Dursun ali ve bendeniz


























Geleceğin işadamı olacağı ozamandan belliydi. Mezarlıkta açtığı elektronik dükkan yanında sinema kurma gayretleri ve açtığı sinemanın içersinde salondayız. Demek basamaklar bir bir çıkılyor o zamanın küçük dükkanlarından günümzün elektronik servisine şimdi yanında 50 civarında işçi çalıştırıyor acaba o zaman böyle şeyleri düşünüyormuydu!...


























Evet geçmişten başka bir anı Lütfü Hoca okuttuğu sınıfın öğrencileriyle beraber bahçede şimdi bu öğrenciler kim nerede neyapıyor!... Yanlış hatrılamıyorsam bu sınıf 3.sınıftı buna göre o zamanki köyün öğrenci sayısını ve nüfusunu düşünmek lazım duyduğum kadarıyla köyde 10 civarında öğrenci taşımalı eğitimle mezarlığa taşınıyormuş çok yazık çok!..


































Buraya kadar olanlar siyahbeyaz dünya idi şimdide 2000 li yıllarda arıkaya köyünden bir resim yeşilliği ve dumanı hiç eksik olmaz bekle güneş gelecek ama yinede doğa olarak güzel değil mi?



Yağmurlu bir bahar gününde köyden bir kesit





Buda bizim köyden bakınca eski ismi armenoz yeni ismini hatırlamıyorum karşıki köylerin görünüşü hep duman hep yeşillik

 
İşte arıkaya köyünde en sevdiğim manzaralardan biri, kış mevsimi gelmiş sene 1982 kar Şahinkakaya tepelerini kaplamış ama şansıma o gün hava güzel akşam karanlığı çökmek üzere iken çekilmiş bir resim



Yorumlar

  1. kara dayının oğlu ismail çavuş siteni beğendik ellerine sağlık en kısa zamanda en ilginç güzel fotağrafları göndermeye çalışıcaz.ölmüşlerimizede senin site aracılığın ile tekrar rahmet ediyoruz...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Geçmişe Özlem

Şöyle bir düşünüyorum da kimler geldi kimler geçti ..... Acaba yeni kuşaklar kaçını biliyor kaçını hatırlıyor. Rahmetli Kara dayı; onun köy kahvesini çaylarını bilmeyen, köy kahvesindeki sohbetlerde bulunmayan var mı? Rahmetli Kurtina Salih kahvehaneye gelir geçer, sobanın yanında ki minderine oturur. Sessizce cebinden tabakasını çıkarır, bir sigara sarar, sonra ağızlığına taktığı sigarasını sessizce içer. Fot Muhammet Amca gür sesiyle olayları anlatması, heyecanı hele de Rus devriminde yaşanan çatışmaları anlatması yok mu değme insan bu kadar heyecanlı ve güzel anlatamaz, anlatırken; olayı gözünde canlandırır insanın... İlyas Çavuş, Nurettin Hoca okul müdürü, Zerbeç Hüseyin amca yanık sesiyle cuma günleri gelir camide ezanı okur, Birde iri cüssesiyle rahmetli Hayri Dayı ya cuma günleri ezan okur ya da camide müezzinlik yapar. Emine Mani köyün Şoför Emine’si, Gülizar Nene, Arif Amca sessiz sakin sabırlı bir nevi ermiş aynı zamanda hayvan dostu kırdığı insan ben duymadım, Çolak Dede doğruluk dürüstlük timsali hile hurda bilmeyen bir piri fani, Hasan Kültür Galyan deresinin hasan hocası, İsmail Kültür. Temel Çavuş bu insanları hatırlayan var mı varsa onlarla ilgili güzel anıları fotoğrafları olan varsa bana ulaştırsın lütfen!..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arıkaya Köyünden yeni resimler

Geçmişten günümüze Arıkaya köyünden fotoğraflar anılar

Arıkaya Köyü

Trabzon ili Maçka ilçesi ne bağlı hem il hem de ilçeye yaklaşık 30 km mesafede; Karadeniz olmasına rağmen pek denizle ilgisi olmayan bir köy. Gençler yüzmeyi ya bilmez ya da derede öğrenir. Arazi engebeli halkın geçim kaynağı tarım ama tarım yapabilecek pek arazi sahibi olduğu da söylenemez çünkü köyün tamamı başka bölgelerdeki bir şahsın arazisi kadar ancak var oda ya taşlık ya ormanlık ya da tarım yapılamayacak derecede eğimli.

Köyün nüfusu aşırı göç nedeniyle iyice azalmış. Okulun öğrenci sayısı benim öğrencilik yıllarımda 130 olduğunu hatırlıyorum ama halkın iş ve aş derdiyle göç etmesi sonucu köyde artık insan kalmamış çok az sayıda yerleşik bulunmakta. öğrenci sayısının iyice azalması nedeniyle taşımalı eğitim yapılmaktadır.

İlkokulda okurken Merhum Nurettin Öğretmen bize köyün adının üst kısımda ormanlarda çokça bulunan arılar ve aşağı kısımda bulunan büyük kayalardan ileri geldiğini arı ve kaya sözcüklerinin birleşmesiyle de Arıkaya isminin oluştuğunu söylemişti.

Farklı bir hikâye de duymadım eğer duyan varsa lütfen bana ulaştırsın.

Çanakkale savaşları sağlık müzesi

İstanbul'daki bazı binalarda gizli işaretler

16. Yüzyılda Katoliklerin baskısından bunalan Protestanlar yeraltına indi ve İstanbul’u merkez seçerek “Gül ve Haç” örgütünü kurdular. İstanbul’da birçok tarihi binanın cephesinin gizli bir yerinde Gül ve Haç işareti vardır. Bu, “Biz burada oturuyoruz” ya da “oturduk” anlamına geliyor.. Örneğin Teşvikiye'deki karşı karşıya iki büyük bina..

Arda Uskan, Takvim gazetesi için sordu, Aytunç Altındal yanıtladı:

İstanbul'un en büyük gizemleri arasında ünlü gizli örgüt Gül ve Haç Kardeşliği de var. İstersen biraz bu konuya yelken açalım...

Gül ve Haç'ın ortaya çıkması 16. Yüzyıla denk geliyor. Parecelsus adlı birinin öğretilerinden yola çıkılıyor. Simya ilminin en önemli isimlerinden biri bu adam.

Bütün Avrupa'yı dolaşan bir gezgin. 1521 yılında İstanbul'a gelip uzun bir süre kalmış. Onun öğretileri Gül ve Haç'ın doğmasına yol açıyor. Yüzyıllardır olageldiği gibi onlar da Katolik kilisesinin korkusundan yer altındalar! Protestanlar ile Katolikler arasındaki savaşın gizli örgütü bu. Tabii bunlar Protestan. Devamı için

Belgeseller

v